Seite - 32 - in Mobile Culture Studies - The Journal, Band 2/2016
Bild der Seite - 32 -
Text der Seite - 32 -
32 Mobile Culture Studies. The Journal 2
2016Oya
Topdemir Koçyiğit | Savaşın torunları : Travmatik belleğe kuşaklar ötesi bir bakış
Giriş: Travmatik belleğin aktarımı ve ulusötesi kimlikler
Birinci Dünya Savaşı’ndan sarsılmış bir şekilde çıkan Almanya, Nazi Partisiyle1 İkinci Dünya
Savaşı’na ulusal kimliğini güçlendireceği iddiasıyla girmiştir. Güçlenmenin yolunu nüfusu
arındırmakta ve ulusal sınırları genişletmekte arayan Naziler, ilk olarak sınırlarını, Yahudil-
erden arındırmaya2 ikinci olarak da dışarıya doğru genişletmeye girişmiştir. Fakat Almanya,
girdiği bu savaşı da kaybetmiştir. Savaş, yetmiş yıl önce fiilen sona ermiş olsa da aile üyelerinin
edindiği tecrübeler, kuşaklar arası aktarım yoluyla bir tür aile belleği oluşturmuştur.
Geçmişi inceleyen kimi araştırmalarda, aile veya topluluklarda yıllar boyu yaşananları
ortaya çıkarmanın, kişilerin kendi güncel şartlarının nedenlerini gösterdiği vurgulanır (Kyvıg
ve Marty, 2011, 7). Alman ailelerin savaşla olan ilişkisini göstermeye çalıştığım bu makalede,
İkinci Dünya Savaşı’nın üç kuşağın yaşamında yarattığı değişimleri tartışacağım. Makalenin
amacı, ulusötesi kimliklere sahip torunların, Alman ailelerinin savaş belleğini nasıl yorumla-
dığını göstererek savaş travmasının, kuşaklar boyu eğilimlerin ve kimlik kurgularının değişi-
mindeki rolünü ortaya koymaktır. Makalede yararlandığım veriler, annesi Almanya, babası ise
Türkiye uyruklu 45 kişi ile 2015 yılında yaptığım görüşmelere3 dayanmaktadır. Görüşmeler,
savaşı yaşayan Alman aile üyelerinin savaşla ilgili tecrübe ve düşüncelerini torunlarına aktar-
dıklarından oluşmaktadır.
Makale boyunca bahsedeceğim kuşaklar, konuyu daha anlaşılabilir kılması açısından üç
ayrı kuşak olarak sınıflandırılabilir. Buna göre birinci kuşak, görüşme yaptığım kişilerin savaşı
doğrudan yaşayan Alman büyük ebeveynleridir (anneanne ve dede). İkinci kuşak, görüştüğüm
kişilerin Türkiye uyruklu erkeklerle evlenen anneleridir. Bu kuşak, savaş sırasında genellikle
küçük yaşlarda olmaları nedeniyle savaşı veya savaş sonrasını yaşamıştır. Üçüncü kuşak ise aile
içinde savaşla ilgili kendilerine anlatılanların aktarıcıları olarak görüşme yaptığım kişilerdir. Bu
makalede, üçüncü kuşak veya torunlar olarak tanımladığım görüşmecilerimi metnin akışına
göre “Türk-Alman” kuşak olarak da tanımlayacağım. Benim bu makale boyunca kullandığım
1 Naziler, savaştan önce Almanya’nın köşeye sıkıştırıldığı ve arkadan hançerlendiği temasını işledi. Bu
temaya göre Goebbels’in Propaganda Bakanlığı döneminde Yahudiler, “kirli bir ırk” olarak görülerek “fare”,
“kemirgen”, “sürüngen” veya “böcek” olarak lanse edildi. Naziler, Yahudilerin her şeye muktedir, tehli-
keli ve durdurulması gereken bir güç olduklarını iddia etti. Nazilerin lebensraum (yaşama alanı) kavramı,
Almanya’nın hayatta kalabilmesi için büyümesi, açılması ve geniş coğrafyalara hükmetmesi gerektiği fik-
rine dayanıyordu (Karaosmanoğlu, 2008: 152-153).
2 1949’da Nürnberg davasında ortaya atılan ve hukuki bir kavram olan soykırım, Nazilerin Yahudileri siste-
matik bir biçimde yok etmesine karşılık geliyordu. Nazilerin Yahudilere karşı yaptıkları, kanunlarla yargıla-
nan ilk soykırımdır. Ancak dünya tarihine bakıldığında, on dokuzuncu yüzyıldaki batı yayılmacılığı, büyük
Avrupalı güçler tarafından oluşturulan sömürge imparatorlukları ve Amerikan’ın keşfiyle birlikte Amerikan
yerlilerine yönelik yapılan soykırımlar görülür (Clastres, 1992, 50).
3 Bu görüşmeler, İstanbul Üniversitesi Antropoloji Bölümü Sosyal Antropoloji alanında hazırlamakta oldu-
ğum doktora tezimin saha verilerinin bir kısmını içermektedir (Tezin saha araştırması kapsamında görüş-
tüğüm kişiler, annesi Almanya babası Türkiye ve babası Almanya annesi Türkiye uyruklu 17 yaş ve üzeri
toplam 52 kişiden oluşmaktadır. Araştırmanın saha kısmını bir yıllık bir süre içerisinde tamamladım. Araş-
tırmada, katılarak gözlem ve mülakat tekniğinden yararlandım. Görüşmeleri, birçok kez ev, işyeri, cafe
ve açık alanlarda gerçekleştirdim). Araştırma kapsamında, Türkiye’de ikamet ettikleri yerlere göre İstan-
bul’dan 39, İzmir’den 2, Sakarya’dan 1 ve Almanya’dan 3 kişiyle görüşmeler yaptım. İstanbul ve Sakarya’da
yaşayan kişilerle İstanbul’da, İzmir’de yaşayan kişilerle İzmir’de, Almanya’da ikamet eden kişiyle ise Muğ-
la’da görüştüm. Görüştüğüm kişilerin 14’ü erkek, 31’i ise kadındır. Bu kişilerin, yaşları 17-75 arasında değiş-
mektedir. Görüştüğüm kişilerin yarısından fazlası Türkiye’de doğmuş, tamamına yakını (yaklaşık %90)
yüksek eğitimden geçmiş, yaklaşık yarısı ise (%40) hiç evlenmemiştir. Önemli bir kısmı iş hayatında olan
bu kişilerin çoğu (%60,6), yönetici pozisyonunda çalışmaktadır.
Mobile Culture Studies
The Journal, Band 2/2016
- Titel
- Mobile Culture Studies
- Untertitel
- The Journal
- Band
- 2/2016
- Herausgeber
- Karl Franzens University Graz
- Ort
- Graz
- Datum
- 2016
- Sprache
- deutsch, englisch
- Lizenz
- CC BY 4.0
- Abmessungen
- 21.0 x 29.7 cm
- Seiten
- 168
- Kategorien
- Zeitschriften Mobile Culture Studies The Journal