Seite - 50 - in Mobile Culture Studies - The Journal, Band 2/2016
Bild der Seite - 50 -
Text der Seite - 50 -
50 Mobile Culture Studies. The Journal 2
2016Oya
Topdemir Koçyiğit | Savaşın torunları : Travmatik belleğe kuşaklar ötesi bir bakış
Almanya’yı yeniden var eden savaş kuşaklarının birikimleri, sonraki kuşakların habitusunu
da biçimlendirerek yaşam tarzlarına yansımıştır. Türk-Alman çocuklar, Alman ailelerinin
yaşam tarzlarını da Türkiye ile karşılaştırarak değerlendiriyorlar. Alman tarafının gücünü,
Türkiye’deki kültürel ortamlarda olmadığını düşündükleri birtakım güçsüzlükler üzerinden
gösteriyorlar. Bir görüşmecim, özellikle anneannesinin gündemi takip eden kısacası hayata
sarılan özelliklerine dikkat çekiyor:
“O dönem doğanlar, bebeklik geçirmiş olanlar biraz kıtlık yaşıyorlar. Yemek yok, süt bulun-
muyor. Öyle zorluklar yaşadıklarını biliyorum. Anneannemi hep çok sevdim. Anneannem,
hem iki savaş görmüş hem iki sefer evleri bombalanmış. Her şeyini kaybetmiş vb. Buna
rağmen müthiş olumlu bir insandır. Yani hiçbir zaman mızmız bir insan olmadı. Hep
güçlü bir kadın. Belki öyle şeyler yaşadığı için hayata çok sarılmıştır. Hep iyi tarafından
bakar, hiç pes etmez. Yani 93 yaşında hala haber dinler, dünya politikasını takip eder, fikir
yürütür. Her şeyi kendi başına hallediyor. Yani o, güçlü bir karakter. Hayata sarılmış biri.
Türkiye’de o yaşta bir kadın mümkün değil tek kalmaz. Türkiye’de birçok yaşlı bir süre
sonra elini ayağını hayattan biraz çekiyor, kabuğuna çekiliyor. Böyle bir negatif modda
yaşamaya başlıyor. İstemediğim bir şey. İnşallah ben de yaşlanınca anneannem gibi hayatın
bir parçası olabilmeye devam ederim”. (E.E., kadın, 44, annesi Bremen eyaletinden)
Üçüncü kuşak, ilk kuşak için yaşlanmanın, hayatın parçası olmayı sürdürmek anlamına
geldiğini düşünüyor. Savaştan sonra hayatta kalanlar, bilindik anlamda “yaşlanmıyorlar”. Eme-
kli olarak emek piyasasından çekilmek yerine yaşam boyu çalışma anlayışını bir yaşam biçi-
mine dönüştürüyorlar. Bir işle uğraşmakla ilgili anlayış, bir anlamda savaşta kaybedilen birçok
şeyi farklı tezahürlerde yeniden üreten bir telafi vazifesi görüyor.
Çalışmayı bir yaşam biçime dönüştürmek dışında gündelik hayata odaklı yaşamak da
geliştirilen anlayışlar arasında yer almaktadır. Gündelik yaşamda sanatla, sporla, politik ve
toplumsal meselelerle meşgul olmak, güne odaklı yaşamakla ilişkilendirilebilir. Hayata iyimser
bir perspektiften bakmak bu anlayışın gelişmesinde kritik bir rol oynuyor. Torunlar, Alman
tarafının yaşlanmaya bakışına hayranlık duyuyorlar.
Üçüncü kuşağa göre savaş travması, çalışkan, mücadeleci, disiplinli, dayanıklı, kendine
yeten ve gündemi takip eden nitelikleri içeren belirli bir özne tipi üretiyor. Birçok görüşme-
cimin üzerinde durduğu bu tip, belirli bir kadın öznenin inşasına işaret etmektedir. Annesi
Bavyera eyaletinden bir kadın görüşmecim, bu güçlü ve üretken kadın tipini kendisiyle özdeş-
leştirerek tarif ediyor:
“Annem tipik bir Alman. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’da böyle özel bir tip
kadın var. Onlar acı bilmezdi. Annem gündüz çalışıyordu, akşam eve geliyordu. Akşam
yemek yapıyordu, gece elle çamaşır yıkıyordu, gece saat birde ikide ütü yapıyordu. Bazen
okula pasta, kek vb. getirmek lazımdı. Gece ikide kek yapardı. Belki üçle dört arasında
uyurdu ve beşte kalkardı. Yani bunu demek istedim, Almanya’da bu tip bir kadın var. Tür-
kiye’de böylesini bilmiyorum. Annem ağlamazdı (yakınmazdı) da. Oturmuyorlar, ölene
kadar çalışıyorlar. O tip bir kadın. Yani annem 80 yaşına kadar çalıştı. Ben de bu tipim
herhalde. Acı bilmem. Yani, ben bunu yapamam, bu bana çok zor gelecek demem. Zor
bilmem”. (P.A., kadın, 48, annesi Bavyera eyaletinden)
Mobile Culture Studies
The Journal, Band 2/2016
- Titel
- Mobile Culture Studies
- Untertitel
- The Journal
- Band
- 2/2016
- Herausgeber
- Karl Franzens University Graz
- Ort
- Graz
- Datum
- 2016
- Sprache
- deutsch, englisch
- Lizenz
- CC BY 4.0
- Abmessungen
- 21.0 x 29.7 cm
- Seiten
- 168
- Kategorien
- Zeitschriften Mobile Culture Studies The Journal